Sanal müzemiz 24 saat açıktır

Don Kişot’un Dünyası

2015 yılında kurulan, eski bir Ankara evinde yerleşik olan Satranç Müzesi’nde Kasım 2018’den bu yana Koleksiyonerlerle Buluşma etkinlikleri düzenleniyor. Bu ayki buluşmada Arif Künar Don Kişot’un Dünyası başlığıyla Don Kişot koleksiyonunun sunumunu gerçekleştirdi. Koleksiyonun sadece bir kısmı etkinliğe getirilebildi çünkü diğer parçalar bir süreliğine İstanbul’da sergilenmekte. Böyle olmasına rağmen Künar, heyecanı ve koleksiyonu anlatmadaki tutkusu ile bir eksiklik hissi yaşatmadı.

Künar’ın koleksiyonerlik ya da Don Kişot serüveni ilginç. Nükleer Karşıtı Platform isimli oluşuma 1993 yılında sembol olarak Don Kişot seçiliyor ve Künar’ın yetişkin hayatında Don Kişot’u yeniden bulma süreci böyle başlıyor. Ardından yazdığı nükleer enerji karşıtı kitaplarında Picasso’nun karakalem resmi Don Kişot’u kullanır ve 2015 yılında aldığı Don Kişot kitabıyla birlikte koleksiyon toplama aşamasına geçer.

Künar bir mühendis. Böyle olması topladığı nesnelerle ilişkisini daha çekici kılar. Don Kişot toplumsal ritüel diyebileceğimiz, hemen herkesin yaşadığı toplumda benimsediği kurallar bütünün tamamen dışında bir karakter. O günkü toplumunun değil, başka bir toplumun parçası gibi yaşar. Şövalyelerin, farklı bir ahlakın ve duygusal evrenin hâkim olduğu çağlardaki insanların özellikleriyle bezenir ve herkesin bildiği serüvenine çıkar. Bu bakımdan romanda anlatılan zamandaki normlarla, yaşam tarzıyla, kültürle çelişir ve onun bu adapte olmaktaki sorunu hem toplumun sınırını belirler hem kahramanın gülünç ve hüzünlü yanını temsil eder. Kuralların bu kadar dışında bir kahramanın özne olduğu eşya ve kitapları toplayan bir mühendis size de alışılmışın çok dışında olmasıyla Don Kişot’la özdeş gelmiyor mu? Mühendislik pratiği düşünüldüğünde her şeyin kurallara bağlandığı, sorunların tanımlanıp ona göre çözümlerin dahi sunulduğu, kitabın dışına neredeyse çıkılmayan bir alandan gelme kişi olarak Künar, mühendislikle taban tabana zıt bir kahramanın peşinden gider.

Don Kişot’un 1907 yılından tıpkıbasımı ve 1912 yılından Türkiye’deki ilk basımı

Koleksiyonerin kısa sürede topladığı eşyalar ve kitaplar şaşırtıcı derinlikte ve fazlalıkta. Para, magnet, afiş, resim, film, tabii ki kitap, biblo, pul ve albümler koleksiyonda yer alır. Don Kişot’un ilk Türkçe baskıları, kitap hakkında ve kitap adından üretilmiş çalışmalar, sergilerden resimler, film afişleri, Don Kişot figürü işlemeli tepsi ve kumbara gibi koleksiyonda birçok nesne bulunurken, Künar sayesinde kahramanın dünyası Türkiye’de de kurulmuş olur.

Etkinlikte sadece koleksiyondan parçalar sunulmaz aynı zamanda Don Kişot’un kültür dünyası da açık edilir. Örneğin bizde ve dünyada Don Kişot algısının ne denli farklı olduğu aktarılır. Dünyada Don Kişotluğun bir fikrin cesaretle peşinden koşmaya bizdeyse gereksiz kahramanlık yapmaya işaret ettiğini, bizim edebiyatımızda Don Kişot’u eleştiren ya da analiz eden ilk kişinin 1917 yılında Ömer Seyfettin olduğunu ve ressam Şerif Kino’nun genellikle Don Kişot üzerine çizimler yaptığını öğreniriz.

Don Kişot’un Cumhuriyetle birlikteki ilk basımları

Kısaca koleksiyoner olmanın ötesinde Arif Künar, özgün bilgi üretmede de istekli ve mahir. Tutkusunu da bir sonraki aşamaya, müze olmaya doğru ilerletmek derdinde ve bunun için gereken cesarete sahip. Belki de bunu cesaretten ziyade Don Kişotluk olarak ifade etmek daha doğru olur.

 

 

Mehmet Özgür Kızılkaya