Sanal müzemiz 24 saat açıktır

The Canadian Museum of Immigration at Pier 21.

Photo credit the Canadian Museum of Immigration at Pier 21.

Photo credits the Canadian Museum of Immigration at Pier 21.

Kanada’da bir süre zaman geçirip göçmenlik üzerine düşünmemek pek olası görünmüyor. Tüm çeşitliliği ve kapsayıcılığıyla Kanada, son derece zengin bir demografik yapıya sahip.

1928’den 1971’e kadar Halifax’a gelen yaklaşık bir milyon göçmeni karşılayan liman göçmen terminali Pier 21’in, şu an göçmenlik müzesi olması da bir o kadar anlamlı. Geçmişten günümüze göçmenliği anlamak ülkemizi anlamaktır mottosunu taşıyan Müze, 1800lü yıllarda başlayan ve günümüzde hala yoğun bir şekilde devam eden göçmenlik hikâyelerini istatistiklerin yanı ısıra bireysel hikâyelerle de ziyaretçiye aktarıyor.

 

 

Göçmek, yepyeni bir ülkeye, bir kıtaya, orada var olmak, kök salmak için yola koyulmak. Bilinmeyene sığınmak.  O ilk yolculuk. Heyecan ve korku, ümit ve hüzün birbirine karışmış duygularla geçen o gemi seyahati ve sonrasında inilen liman terminali. Ne çok hikâye yüklüdür hayal etmesi bile çok güç. Pier 21 Sergisinde bu ilk yolcuların hikâyelerine kamaraları, kantinleri, valizleri ve hatta valiz ve yaka etiketleri ile tanık oluyorsunuz. Geçmişte valizlere ve bazı sığınmacıların yakalarına takılan etiket benzeri kâğıtlar şimdi ziyaretçilerin ve bu yüzyılın yeni göçmenlerinin duygularını ifade ettikleri kısa ama derin mesajlar halinde Müzenin bir noktasına asılıyor.  Küratör bu not kartlarını Müzenin kalbi ve ruhu olarak adlandırıyor.

 

 

Belki en elzem ihtiyaçlar, belki geride bıraktığınız evinizi hatırlatan belki de size cesaret verecek bir sembol. Bir hayatı bir valize sığdırmak gerçekten imkânsız. Sizi neyin beklediğini bilmemenin yansıra bir hayatı tüm anılarıyla geride bırakmak işte o valizlere sığdırmak, göçmenliğin doğasında bana göre hiç eksilmeyecek acı hissinin sadece bir yönü.

 

Müzede bu valizlerin, ailelerin hikâyeleri gerçek örneklemelerle tüm bu duygulara ortak olmanızı sağlıyor.

Türk ulusu için göçmenlik deyince tarihimizde derin izler bırakan örneklerden bahsedilebilir. Günümüzde de genç nüfusumuza, daha iyi bir gelecek arayışı ile eğitim ve iş olanaklarını değerlendiren, ‘beyin göçü’ denen kitlelere, ev sahipliği yapan ülkelerin başında gelmektedir Kanada.

Müzenin etkileyici ortamından çıkınca, müze bahçesi içerisinde sizi bir kere daha duygulandıran ve gurur veren sürprizle sonlandırmak istiyorum yazımı. Yıllar önce ilk ziyaretimde varlığını bilmediğim ve aniden karşıma çıkan ve gözlerimin dolmasına neden olan bu anıtı bu kez tekrar görmek ve bir kez daha şükranlarımı sunmak isteği ile ziyaret ettim.

 

 

Halifax’ta yaşayan Türk topluluğunun girişimleri ile yapılan ve Atatürk’ün Çanakkale’ de şehit olan askerlerin annelerine hitaben yaptığı konuşmadan alıntı içeren anıttaki dizelerle sizi baş başa bırakıyorum:

‘’Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar!

Burada, dost bir vatanın toprağındasınız.

Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.

Sizler, Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız.

Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!

Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır.

Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

 

Fotoğraflar:

Pınar Öztürk

 

 

 

Pınar Öztürk